İnsan ve madde arasındaki karşıtlık, çoğu zaman bir gerilim değil; bir denge arayışıdır. Kontrol etme isteği ile teslim olma ihtiyacı arasında salınan bu denge, formun hem fiziksel hem de düşünsel sınırlarını zorlar. Cam, bu ikiliğin en kırılgan taşıyıcısıdır. Şeffaflığıyla geçirgen, kırılganlığıyla dirençlidir.
Bağlar yalnız ögeleri bir arada tutmaz; bizi var eden, anlam kazandıran, yapının kendisini mümkün kılan unsurlardır. Onların gücü, taşıdıkları gerilimle değil, bu gerilimi sürdürebilme yetilerindedir. Her temas, yeni bir denge alanı yaratır; her bütünlük, zıtlıkların hassas bir uyumudur.
Belki de bağ kurmak, biçim vermekten daha çok, biçimin taşıdığı potansiyeli duyumsayabilmektir.
Back to Top